ANA SAYFA
GÜNDEME DAİR
BİZDEN HABERLER
EMEK-HABERLERİ
ALEVİ ONLİNE
Eylül Zamanı TV
KÜLTÜR/SANAT
=> Şiir
=> Öykü
=> Fıkra
=> Karikatür
=> Özlü Söz
HAYATIN İÇİNDEN
FOTO GALERİ
ANKETLER
DOST SİTELER
ZİYARETÇİ DEFTERİ
İLETİSİM
 

Sitemizin Tüm Hakları Halkın Ortak Mülkiyetidir...Tüm Ergümanları Özgürce Paylaşa Bilirsiniz...

DUYURU PANOSU

---Radyomuz Yayında---

Sitemizin Tasarımı Devam Ediyor.....

---Televizyonumuz Test Yayınına Başlamıştır---

Fıkra

Buyurun cenaze namazına... 
 İçkinin şiddetle yasaklanmış olduğu bir zamanda, gizli meyhanelerden birinde demlenen Bektaşi, salına salına giderken, birdenbire  tanıdık bir çehre ile karşılaşmış. Hemen samimi bir tavırla elini o çehre sahibinin omzuna koyarak, sormaya başlamış:

- İmanım! Seni iyice gözüm ısırıyor. Acaba nerede gördüm? Fener deki Çardaklı meyhanede mi?

- Hayır.

- Öyleyse, Tavukpazarındaki Küplüde.

- Hayır.

- Eh, o halde mutlaka Uzunodalarda.

- Hayır.

- Allah, Allah... bari söyle de meraktan kurtulayım.

- Her halde sen beni selamlık ettiğim zaman görmüş olacaksın.

Bektaşi, karşısındaki adamın Padişah olduğunu anlamış. Artık söyleyecek söz bulamamış. Hemen oraya sırt üstü yatarak:

- Ey ahali... ben kalıbı değiştiriyorum. Buyurun cenaze namazına. Diye bağırmış.

Ne kadar değişmişsin! 

 Bektaşi bir gün eski dostlarından birine rastlamış. Evvelce, pek kılık kıyafet düşkünü olan bu dostunu şimdi pek mükellef bir kılıkta görünce garipsemişse de, bir şey sormaya lüzum görmemiş. Yalnız, onunla konuşu konuşa evine gitmek için:

- Azizim! Burada ne bekliyorsunuz? Buyurun, beraber gidelim. Hiç olmazsa eski günlerden konuşuruz, demiş.

Fakat adam bu teklifi kabul etmemiş:

- Beni affetseniz. Burada beklemeye mecburum.

Diyerek cevap vermiş.

Bektaşi nasılsa bir meraka kapılmış. Sormaya başlamış:

- Birini mi bekliyorsun, azizim?

- Evet. Eşeğimi getireceklerdi.

- Eşeği ne yapacaksın?

- Vallahi dostum, şimdi üç adım bile yaya gidemiyorum.

- Yaaa! Demek ki sen, eşek olmayınca üç adım bile gidemiyorsun, ha? Vah, vah, vah. Meğer ne kadar değişmişsin.
 

Allah, affeder. Fakat... 
 
 Bir gün Bektaşiye sormuşlar:

- Baba erenler, niçin oruç tutmazsınız?

- Vallahi tutmak isterim ama halim mecalim yok.

- İftara çağırsalar gider misin?

- Aaa... doğrusu ne yapar eder giderim.

- Canım, bu nasıl olur? Allah’ ın emrini dinlemiyorsun da kulların davetine icabet ediyorsun.

- Bunda şaşılacak ne var? Bilirsiniz ki Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir. Bir eşref saatine gelirse kulların günahını derhal affedebilir. Fakat insanlar böyle midir ya? Onlar, en küçük bir sebepten güceniverirler. Bunun için davetlere derhal icabet etmek gerekir.

 Doğru Söz!
  
 Bektaşi içiyordu. Kendisine:

- Sarhoş olmaktan korkmuyor musun, dediler. O:

- Hayır, benim sarhoşluğumdan kimseye bir zararım dokunmaz ki. Siz asıl içmeden sarhoş olanlardan çekinin.

- Kim onlar?

- Bunlar bir takım sonradan görmelerdir ki, ellerine dünya malı geçtiği için ne oldum delisi olurlar.
 


Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol