ANA SAYFA
GÜNDEME DAİR
BİZDEN HABERLER
EMEK-HABERLERİ
ALEVİ ONLİNE
Eylül Zamanı TV
KÜLTÜR/SANAT
HAYATIN İÇİNDEN
=> Gözümüze Takılanlar
=> Çocuk Olmak
=> Bunları Unutmayalım
=> Sosyalist Önderler
=> Dünya Devrim Tarihi
=> İlkler Unutulmaz
=> Sosyalizmin Alfabesi
FOTO GALERİ
ANKETLER
DOST SİTELER
ZİYARETÇİ DEFTERİ
İLETİSİM
 

Sitemizin Tüm Hakları Halkın Ortak Mülkiyetidir...Tüm Ergümanları Özgürce Paylaşa Bilirsiniz...

DUYURU PANOSU

---Radyomuz Yayında---

Sitemizin Tasarımı Devam Ediyor.....

---Televizyonumuz Test Yayınına Başlamıştır---

Gözümüze Takılanlar

YENİ DÜNYA DÜZENİ,EMPERYALİZM VE SAVAŞ

Yeni Dünya Düzeni (YDD) adı verilen siyaset 
terminolojisi söylemi dünyanın artık eski ile bağlarını kestiğini, yeniden şekillendirmenin bir kısmının tamamlandığını, bir kısmının ise süreç içinde devam edeceğini ve bu yeni yapılanmada eski kurumların çoğunun tarihin çöplüğüne atıldığını ilan eden malum düzenin ifadesidir. YDD’nin ilan tarihinin 1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin dağıldığı ve II. Körfez Savaşı’nın sonuçlandığı tarihle çakışması rastlantı değildir. Aksine ABD emperyalizminin dünya ölçeğinde bir hegemon güç haline gelmesinin göstergesidir.
Sovyetler Birliği’nin çözülmesi ile ABD emperyalizminin önünde artık hiçbir engel kalmadığını, dünyayı istediği gibi şekillendirebileceğinin ilanıydı bir anlamda YDD. Amerika, II. Körfez Savaşı’nda hegemon güç olduğunu test ettirip onaylatmıştı. Bu olay ABD açısından; artık karşısında hiçbir gücün duramayacağı ve dünyanın ideolojik, politik ve ekonomik süreçlerini istediği gibi şekillendirebileceğinin ispatıydı.



 

EMPERYALiST SALDIRGANLIK ARTIYOR


II. Körfez Savaşı’nın üzerinden yaklaşık on iki yıl geçti. Bu zaman dilimi içerisinde ABD emperyalizminin palazlanarak, daha da saldırgan ve işgalci bir kimliğe büründüğü uygulanan politikalara bakıldığı zaman gayet açık bir şekilde görülebilir. Bunlara; Filistin’in işgaline karşı Siyonist İsrail’in desteklenmesinden, Afganistan’a düzenlenen operasyona, Venezüella devlet başkanı Chavez’e karşı düzenlenen darbe girişiminden Kafkaslar’da asker konuşlandırmaya ve elbetteki son Irak işgaline varana kadar bir çok örnek verilebilir.
YDD, dünyanın kayıtsız şartsız ABD’ye teslim olması projesinin bir ayağıdır. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve ondan arta kalan alanlarda etkin bir gücün kalmaması nedeniyle ABD emperyalizmi Afganistan üzerinden gerek bu bölgenin hammadde ve pazar zenginliğinin üstüne konmak; gerekse elde ettiği mevzileri korumak ve daha da genişletme hayalini daha rahat bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Sonuç olarak ABD politikaları her zamanki gibi bu coğrafyalarda yaşayan halklar için daha fazla açlık, yoksulluk, sefalet ve savaş vaat ediyor.
Emperyalist ABD’nin dünyayı kendi kontrolü altına alma çabası bir iki bölgeyle sınırlı değil. Bu girişimlerinden birine daha tanık olduk geçen günlerde. Bu sefer hedef, YDD ekseninde düşünüldüğünde küçük gibi görünen ama burnunun dibinde olduğu için ABD’nin daha dikkatli hareket ettiği bir yer olan Latin Amerika’daki dünyanın sayılı petrol üreticilerinden Venezüella’ydı. Venezüella devlet başkanının (Chavez) fakir halkın lehine aldığı kararlar Venezüella burjuvazisi kadar Bush hükümetini de rahatsız etti. ABD emperyalizminin Irak operasyonu öncesinde, kapitalizmin içinde bulunduğu bunalımı daha da derinleştirebilecek olan petrol fiyatlarındaki bir oynamaya hiçbir şekilde tahammülü kalmamıştı. Hemen düğmeye basılarak Chavez’i düşürme harekatı başlatıldı. Ama Venezüella halkı bu oyunu bozarak CİA’nın ve yerli işbirlikçilerinin planlarını boşa çıkarttı.
emperyalizminin özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızla örgütlendiği ve halkları katlettiği bir diğer bölgenin adı ise Ortadoğu. Stratejik konumu, Asya’daki hammadde ve pazarlar için kullanılan deniz ve kanal ulaşımına sahip olması, dünya politikasında dominant olan iki kıtanın geçiş alanında bulunması, doğu ile batı ayrılmışlığında bir tarafı oluşturması, tarihi etkileyen üç dinin ortaya çıktığı alanı içermesi ve daha da önemlisi zengin enerji kaynaklarına sahip olması ABD’nin gözünü bu bölgeye dikmesine sebep olmuştur. Amerika, işte bu enerji kaynaklarına sahip olmak, hegemonyasını daha da güçlendirerek bölgeyi tamamen kontrol altına almak için yeni bir adım daha atıyor: Irak’ı sömürgeleştiriyor.
ABD bölgedeki çıkarlarını geliştirmek için zamanında İran’ı kullanmıştı. 1979’da İran’da yaşanan devrimden sonra İran, emperyalizme hizmet nöbetini Mısır’a bıraktı. İsrail’i kuruluşundan beridir kullanıyor. Daha sonraları Türkiye de Amerika’nın dümen suyuna sokuldu. Lübnan ise ABD hükümetinin şu sıralar Ortadoğu’da güvendiği dördüncü devlet olma yolunda ilerlemekte.

HALKLAR KAZANACAK

Irak operasyonu bir kez daha gösterdi ki Amerika bütün bu uydu ülkelere rağmen yine de kendini güvende hissetmiyor. Ancak ABD, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmeyi ve tamamen kontrol altına almayı hedeflerken kendi dostlarıyla da çekişmeden yapamıyor. Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya paravanlarının arkasında yer alan ve büyük ölçüde ulusal karakterini yitirmiş çok uluslu şirketler, bu paravanları (devletleri) Irak petrolünün savaştan sonra paylaşım sorununu çözmek için kullanıyorlar. Her çıkar grubunun ayrı bir devlet temsil ettiğini düşünecek olduğumuzda Amerika ve İngiltere’ye karşı giderek Fransa ve Almanya cephesinin oluştuğunu söylemek mümkün. Ancak şurası bir gerçek ki bu ülkelerin etkin sermaye grupları Irak’ı kendi aralarında “adilane” bir şekilde paylaşabilselerdi, II. Körfez Savaşı’nda olduğu gibi Irak’a birlikte girmekten hiç çekinmezlerdi.
Yukarıda, dünyanın yeniden şekillendirilmesi, ABD emperyalizminin yayılması, savaş, önümüzdeki dönem halkların karşı karşıya kalabileceği acılar gibi egemenlerin uygulayacağı politikaların kimi sonuçlarından kısaca da olsa bahsettik. Bu madalyonun bir yüzüydü. Diğer yüzde ise egemenlerin bütün propagandalarına ve bastırma çabalarına rağmen geride bıraktığımız dönemi batıdan doğuya barış çığlıklarıyla inleten halkların sesi var. Halklar, savaşın bütün yükünün kendilerine yükleneceğinin bilincindeler. Geçen süre içerisinde New York, Londra, Paris, Berlin, Atina ve Ankara sokakları emperyalistlerin uyguladıkları savaş politikalarına karşı “hayır” sesleriyle çınladı. Çınlamaya da devam edecek. Çünkü halklar savaş istemiyor.

 

1957 Douglas Martin, ABD.
ABD'de sadece beyaz öğrencilerin devam ettiği Harry Harding Lisesi'ne kabul edilen ilk siyah öğrencilerden Dorothy Counts'ın okuldaki ilk günü. Tacizlere sadece 4 gün dayanabilmişti.

 

 

 

1960 Yasushi Nagao, Japonya
12 Ocak 1960. Sağcı öğrenci, Japon Sosyalist Parti lideri Asanuma'yı öldürmeden saliseler önce...

 

 

1963 Malcolm W. Browne, ABD
Budist rahip Thich Quang Duc, Güney Vietnam Hükümeti'nin din adamlarına eziyet etmesini kendini yakarak protesto ediyor. Rahip yanarak ölürken hiç ses çıkarmadı ve kıpırdamadı

 

 

1962 Héctor Rondón Lovera, Venezuella
Sniper tarafından vurulan bir asker son anlarında papaza tutunuyor...

 

 

1965 Kyoichi Sawada, Japonya
Güney Vietnam'da anne ve çocukları ABD bombalarından kaçmak için nehri geçmeye çalışıyor

 

 

1967 Co Rentmeester, Hollanda
1967 Güney Vietnam. M48 tipi bir tankın komutanı objektiflere takıldı. Bu ödülü kazanan ilk Hollandalı olan Rentmeester, ödüllü fotoğrafı olağanüstü sıcak bir tankın üzerine uzanarak çekti.

 

 

 

1966 Kyoichi Sawada, Japonya
ABD birlikleri Güney Vietnam'da Vietkong'lu ölü bir askeri sürüklerken... Ödülü 2 yıl üstüste kazanan Japon fotoğrafçı Swada'yı, tanık olduğu görüntüler onu o kadar yıprattı ki aldığı ödüllere hiç sevinemedi. Kamboçya'da bir görevdeyken 1970'de öldürüldü

 

 

1968 Eddie Adams, ABD
1 Şubat 1968. Güney Vietnam Polis Şefi Nguyen Ngoc Loan, Viet Kong'lu olduğundan şüphelendiği genci öldürürken...

 

 

1973 Fotoğrafı kimin çektiği bilinmiyor
Şili'de demokratik seçimle gelen Başkan Salvador Allende'nin askeri darbe sırasında ölümünden birkaç saniye öncesi. Fotoğrafı çeken kişinin "kişisel güvenliği" için adının açıklanmasını istemediği sanılıyor

 

 

1975 Stanley Forman, ABD
Boston'da bir kadın ve bir kız apartmanın yangın merdiveninin çökmesiyle düşmeye başlıyorlar. Bu fotoğraf yılarca güvenlik kampanyalarında kullanıldı

 

 

1977 Leslie Hammond, Güney Afrika
Güney Afrika'da evlerinin yıkılmasını protesto eden halka polis gözyaşartıcı bombayla yanıt veriyor. Gözyaşartıcı bomba etkisini yakından hisseden Hammond, sadece birkaç poz çekebiliyor

 

 

1980 Michael Wells, İngiltere
Uganda'da açlıktan ölmek üzere olan bir çocuk ve bir misyoner.

 

 

1981 Manuel Pérez Barriopedro, İspanya
Ödüllü kare, Albay Molina ve askeri polisin İspanya Parlamentosu'nu rehin aldığı 23 Şubat 1981'de çekildi. Rutin bir parlamento günü yaşayacağını zanneden İspanyol fotoğrafçı filmleri ayakkabısında sakladı

 

 

1982 Robin Moyer, ABD
Beyrut'taki kamplarda katledilen Filistinli mülteciler... ABD'li Moyer, dayanılmaz koku arasında fotoğrafları çekmeye çalışırken İsrailli askerlerin şakalaştığını duyuyordu. Katiller hiç bir zaman yargı karşısına çıkmadı

 

 

1983 Mustafa Bozdemir, Türkiye
30 Ekim 1983'te Koyunören'de meydana gelen depremde, Türk annenin 5 çocuğunun ölüsünü gördüğün andaki tepkisi yürekleri parçaladı

 

 

1987 Anthony Suau, ABD
Güney Kore'de bir anne, Başkanlık seçiminde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla katıldığı gösteride tutuklanan oğlu için özür ve af diliyor.

 

1989 Charlie Cole, ABD
Çin'de bir gösterici, demokratik reformlar için yapılan protestolar sırasında tankların karşısına dikiliyor

 

 

1992 James Nachtwey, ABD
Somali'de bir anne, kıtlık sonucu ölen çocuğunun cansız bedenini kaldırıyor

 

 

1994 James Nachtwey, ABD
Ruanda'da bu adam Tutsi isyancılarıyla konuştuğu gerekçesiyle askerler tarafından bu hale getirildi.

 

1996 Francesco Zizola, İtalya
Angola'daki iç savaşta öldürülen ve şok içinde yaşayan küçük çocuklar...

 

2001 Erik Refner, Danimarka
Pakistan'daki kampa hayata veda eden bir Afgan mülteci çocuk cenazesi için hazırlanıyor

 

 

2002 Eric Grigorian, ABD
İran'da asker ve köylüler, depremde ölen kurbanlar için mezar kazıyorlar. Bir çocuk ise ölen babasının pantolonuna sıkı sıkı sarılmış, yanıbaşındaki boşluğa babasının gömülmesini bekliyor

 

2003 Jean-Marc Bouju, Fransa
Iraklı adam, savaş esirlerinin tutulduğu bölgede çocuğunu rahatlatmaya çalışıyor

 

 

Bugün 5 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol